Hukukumuzda velayet, Türk Medeni Kanunu'nun 335 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Buna göre evlilik birliği devam ettiği sürece çocukların velayetini anne ve baba birlikte kullanır (Madde 336). Anne ve babanın evli olmaması durumunda velayet anneye; annenin küçük, kısıtlı veya ölü olması halinde ya velayet babaya verilir ya da mahkeme tarafından çocuğa vasi atanır (Madde 337). Kanunun metninden de anlaşılacağı üzere velayet sadece anne veya babaya verilebilen bir haktır. Yargıtay da istikrar kazanmış kararlarında çocuğun velayetinin anne ve baba dışında kimseye verilemeyeceğini belirtmektedir.
Karara konu olayda, fiilen ayrı olarak yaşayan anne ve babanın iki müşterek çocuğu bulunmaktadır. Çocukların dedesi, oğlu ve gelininin çocuklarıyla ilgilenmediğini, velayet görevlerini ağır bir şekilde ihmal ettiklerini belirterek velayetin kendisine verilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme yaptığı yargılama sonucunda davanın kabulüne karar vererek anne ve babanın velayetlerini kaldırarak müşterek çocuklarının velayetlerini davacı dedeye vermiştir. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, 18.06.2008'de vermiş olduğu 2008/3782 E., 2008/8892 K. sayılı kararında velayet hakkının münhasıran anne ve babaya ait olduğunu bu kişiler dışında hiç kimseye verilemeyeceğini belirterek yerel mahkeme bozulmasına karar vermiştir.
Velayet hakkı kanunda açık bir şekilde anne veya babaya verilebilen bir hak olduğu için hiçbir koşulda bu kişiler dışındaki kişilere (dede, babaanne, anneanne, amca, hala, dayı, teyze...) verilemeyecektir. Eğer velayetin kaldırılmasını gerektiren koşullar varsa mahkeme tarafından çocuğa kanuni temsilci atanması mümkün olabilecektir.